12.06.2017 Tarihinde Radyo Trafik 104.2 Konuğu Olduk ve Sürücüler İle Önemli Bilgiler Paylaştık.
ORUÇ, UYKU VE TRAFİK ÜÇLEMESİ
Ramazan Ayının özellikle yorgunluk, uykusuzluk hatta trafikte sürüş saatlerini planlama, kaliteli uyku ya da sahura kalkmadan oruç tutulması trafikte ne gibi sorunlar yaratığına değinen İntepe, “Oruç tutarken çok uzun zaman bir besin almadığımız için, iftardan sonra vücudumuzda değişiklikler olmaya başlıyor. Tansiyonunuz ya da şekeriniz değişebilir. İftardan yaklaşık minimum 1 saatten önce trafiğe çıkmamanızı öneriyorum. İftarda bir çorbayı içtikten sonra bir ara verilmelidir, bunu özellikle sürücü arkadaşlarımız için söylüyorum. Çünkü mideyi zorlarsak bu bize bir süre sonra uyku olarak dönecektir. Size yiyeceklerin nasıl etki yaptığınızı biliyorsunuz bu yüzden uykunuzu getirecek yiyecekler yemekten kaçının. Uykusuzluk Türkiye’deki trafik ortalamalarında baktığınızda sürücülere ait kusurlarda %70’e yakın bir oran oluşturuyor. Yani hasta uykusuz ve yorgun olarak araba kullandığınızda unutkanlık, karar verme yetisi ya da tepki yavaşlaması, sinirli olmak ya da bazı hisleriniz kötüye gitmesi reaksiyonlarınızın yavaşlaması büyük bir dert. Uykusuzluk karayolu nakliyesi için gerçek bir sorun olarak kabul edilmektedir. Bunu tüm araç kullanıcıları için söyleyebiliriz. Sahura kalkmayalım uykumuzdan eksiltmeyelim böyle oruç tutalım diyenler var. Ama bu aç kalma süresini uzattığı için bizde farkında olmadan yorgunluk hissiyatını araba kullanırken ortaya çıkarabiliyor. Gün içinde konsantrasyonumuzu azaltan bir reaksiyonla karşılaşıyoruz. Sahura kalkmadan oruç tutmak size büyük riskler getirebilir. Gün içinde halsizlik, tansiyon ve kan şekerinizin düşmesine neden olur. Yediklerinize dikkat edeceksiniz, uykusuzluğunuza ve trafikte hangi saatler içinde hareket ettiğinize ve nasıl mola vermeniz gerektiğine dikkat edeceksiniz. Yaz aylarının gelmesiyle ve Ramazan ile beraber uyku saatlerinin değişmesi, sahur ile iftar arasında trafikte devam ediyor olabilmek, sahurdan sabaha kadar devam ediyor olabilmek ya da tatile çıkıyor olmak ki önümüzdeki günlerde bayram tatiline çıkacak olanlar var onların trafikte karşılaşacağı bazı riskler var. Uzun saatler uykusuz kalmışsanız, 1 haftadır az uyuyorsanız, bir sağlık probleminiz varsa bir de buna Ramazan ayını da ekleyince trafik, psikolojik ve fiziksel açıdan inanılmaz problemli hale geliyor.” dedi.
“DEFANSİF SÜRÜŞ YAPIN”
Trafikte risksiz ve sakin bir sürüş geçirebilmek için neler yapılması gerektiğine değinen İntepe, “Trafikte stres yönetimini başarabilmek gerçekten çok kolay bir iş değil. Bir kere psikolojik olarak arabaya binmeden buna hazır olmak lazım ama hayatınızdaki ters giden olaylar sizi araba sinirlendirebiliyor. Arabada sinirlenmemek için binmeden önce bir plan yapın, yani defansif düşünün ki arabaya bindiğinizde hızlanma ihtimaliniz ve stresiniz düşsün. Ve böyle durumlarda araba kullanmayıp toplu taşımayı tercih etmeyi de düşünmelisiniz. Mesela bugün 15 Temmuz şehitler köprüsünde çalışma başladı, bu trafikte araç içinde olup da sakin kalmak çok zor, bu durumda yapılacak şey daha erken yola çıkmaktı. Bu çalışma 6.30 da başladı, 6 da trafikte olsanız ne olurdu, önlem almış olurdunuz. Çalışma önümüzdeki 2 ay da devam edecek, işine giderken karşıya geçmek zorunda olanlar var. Bu konuda tek çözüm yola erken çıkmak. Yani 9’daki toplantınıza 6’da çıkmanız gerektiğini bileceksiniz. Sinirli bir trafik sürücüsü olabilirsiniz, biz diyoruz ki Defansif sürüş yapın. Defansif sürüş yapmak trafikteki diğer sürücülerin hatalarını kabul ederek araç kullanmaktır. Hataları kabul ederseniz daha az sinirlenirsiniz. Yani trafikte tartışmayın diyoruz, trafikte göz teması kurarak hareket edin. Teşekkür etmek ya da pardon diyebilmek çok önemli bir şeydir. Trafikte tartışmayın ve insanlara eğitim vermeye de çalışmayın, başkalarını suçlamayın. Yol verin kazaları önleyin, fren yapmaya üşenmeyin. Trafikte tehlikeleri tanımlamazsanız, riske girdiğinizde önlem alsanız bile bu riski içinden çıkamayabilirsiniz.” şeklinde konuştu.
“1 GÜNDE EN FAZLA 8 SAAT ARAÇ KULLANILIR”
Araç kullanırken mola vermenin kanuni Boyutlarından bahseden intepe, “24 saatlik zaman dilimi içinde 8 saatten fazla araç kullanmamalısınız diyor kanun. Sürüş aralarında asgari 45 dk’lık mola verilecek, kesintisiz en fazla 4.5 saat araç kullanabilirsiniz. Bu molayı 2 saatte bir 15 olarak da yapabilirsiniz. Molada kahve için iyi gelir deniyor ama bu kahve vücuda 20 dakika sonra etki etmeye başlıyor. Ve yıllardır içtiğiniz kahveler aslında uykunuzu da getirebilir. Molayı uykuya dönüştürmüşseniz, o zaman uyumak için kahve uyanık kalmak için değil. Özellikle araçta kahve içenler var biliyoruz, bu kahve sizin 20 dk. sonra kesin uykunuzu getirecektir. Uyku halini azaltabilmek için kahve ve çayı azaltıp su içimini arttırmamız lazım. Molalarda uyku durumu için ise şunu belirtmek lazım, uyumaya başladığımızda ilk 15-20 dk. sonra derin uykuya girebiliyoruz. Ve bu derin uykudan sonra trafik kazaları artabilir, uyanmak zorlaşabilir. Hem vücut açısından çok zor hem de büyük tehlike. Direksiyon başında yeme, içme, sigara kullanımı ve cep telefonu kullanma gibi her yaptığınız hareket, gözünüzü bir an çevirmek büyük risklere yol açıyor. Bunu bir de sinirliyken, aceleniz varken Ramazan’da ve yorgunken yaptığınız zaman risk daha da büyüyor. İyi sürücü olmakla kazaya karışmak arasında küçücük bir fark var. Sizin iyi olmanız yetmiyor, 1 kişinin yaptığı bir hatayla her şey çok kötü duruma gelebiliyor.” dedi.
“ÜLKEDEKİ BİLİNEN HER TÜRLÜ TERÖRÜN YAKLAŞIK 10 KATI İNSANI TRAFİKTE KAYBEDİYORUZ”
Trafik kazalarını incelemekten tutun, sürüş eğitimlerine kadar ya da güvenli sürüşün ülke için sosyal sorumluluk anlamında neler yapılması gerektiğine kadar birçok projenin içinde yer aldıklarını belirten İntepe, Türkiye’nin bu konudaki durumunu anlattı. İntepe, “Biz trafikte, trafiğin emniyetiyle alakalı risk analizinden tutun, trafik kontrollerinden tutun araç emniyetinden tutun sürücü eğitimlerine kadar yapıyoruz. Bu konu uluslararası anlamda çok gelişmiş bir olay Türkiye henüz güvenli sürüş eğitimlerine alışık bir ülke değil. Yüksek sayıda eğitimlere ve kişilere ulaşmak ancak buna önem veren kurumsal firmaların gelişimiyle olabilir. Biz 18 yıldır bu işi yapıyoruz ama Türkiye’de hala 1. Basamaktayız ya da emekliyoruz diyebiliriz. Bu durum Türkiye’nin kanayan yarası, çünkü ülkedeki bilinen her türlü terörün yaklaşık 10 katı insanı trafikte kaybediyoruz. Türkiye’de terör olaylarına ve trafiğe baktığımızda biz yılda yaklaşık 10 bin kişinin trafikte hayatını kaybettiğini görüyoruz. Yani 30 yıllık sürece bakacak olursanız bu ülkede 3 yüz bin kişiyi trafikte kaybetmişiz.” dedi
MUĞLA’DAKİ KAZA’DA BİR TECRÜBE EKSİKLİĞİ VARDI
Muğla’nın Marmaris ilçesinde kontrolden çıkan ve 24 kişinin ölümüne neden olan kaza ile ilgili inceleme yaptıklarını belirten İntepe şu açıklamalarda bulundu:
“Muğla kazasını incelediğimizde gördük ki, sürücü o kazada tartışıldığı gibi fren yapmamış değildir, o sürücü fren yaptı, fakat çok hızlı bir süratle rampadan inerken, uzun bir rampa sonunda fren ısınması dolayısıyla çalışmaz hale gelmişti. Fren ısınması demek, hareket ettiğiniz güçle rampa inerken sürekli freni pompalayarak frene basarsanız frenin hidroliği ve balataları ısınır ve artık fren çalışmıyor konuma gelir. Buna halk içinde fren patlaması denir. Frenin hidrolik yağı boşalır ve fren tutmaz. Zaten o sürücü bir uyku kazasına karışmadı, biliyordu frenin tutmadığını, en sol şeritten en sağ şeride geçti, arabada kendi çocuğu ve eşi de var. Hiçbir kimse, ben inanmıyorum kendi ailesini ölüme götürsün. Ama bir tecrübe eksikliği, orayı o süratle inmeye neden oldu. Tüm bunlarla karşılaşmamak için 1 güzergâhınızı tanıyacaksınız, 2 yükünüzü tanıyacaksınız, 3 arabanızı tanıyacaksınız, fren sistemini biliyor olacaksınız. Deneyim ve bakım problemi bir araya geldi mi bir arabada risk çok büyüyor. Bir virajın içerisinde frene basıyor olmanız, her istediğiniz yerde o arabanın duracağı anlamına gelmez. O yüzden, biz bu arabayla hangi hızda nasıl fren yaparsam durabilirim konusunu bilmeliyiz. Biz de sürücü eğitimlerinde unu öne çıkarmaya çalışıyoruz. Bu kazanın benzerleri de yaşandı, olay domino etkisi yapıyor. Bu haberi duyan ağır vasıta sürücüleri diyor ki ben yapmam onu, o araba da öyle kullanılmaz. Bana olmaz demeyin dikkat edin. Ağır vasıta biraz motor, biraz yük hesaplarını bilmiyorsanız, arabayı hızlandırmaya başladığınızda durma ihtimaliniz yok. 100 km’nin üstüne çıkmış bir arabanın fren hidroliği ısınmışsa yanar bile bu araba.”